Ev hanımları, ev işlerinin yanı sıra sürekli ev ekonomisine destek olmuşlardır. Genellikle dikiş-nakış, halı-kilim, evde kullanılan çuval-harar gibi malzemelerin yanı sıra aile fertlerinin kullandığı her türlü giyim eşyasının dikimini de üstlenmişlerdir. Çorap ve kazağın ipinin eğrilmesi, daha sonra dokunması onların işiydi.
Günlük işlerinin yanı sıra uzun geçen kış mevsimi için yiyeceklerin hazırlanmasını da onlar üstlenirdi. Pekmez, pestil, tarhana, salça, un, bulgur, kavurma, peynir gibi uzun süre saklanarak tüketilen yiyeceklerin hazırlanmasında en büyük görev onlara düşerdi.
Yeşilyurt’ta dokumacılığın gelişmesi, evlerin bir odasında el tezgâhında kadınlarımızın çalışmasıyla olmuştur. Dokumacılığın culfalıkla başladığını söyleyebiliriz. Önceleri el tezgâhları kurulmuş, sonradan dönemin en gelişmiş tezgâhı olan ‘Çekmeli Tezgâhlara geçilmiştir.
El tezgâhında bir kişi günlük 8 metre bez dokurken, çekmeli tezgâhta bu, günde 40 metreye ulaşmıştır. Bu büyük fark, kısa zamanda bu işi yapanların tümünün çekmeli tezgâha dönmesine neden olmuştur. Burada dokunan bezler iç çamaşırı, köyneklik gibi giyim eşyalarının yapımında kullanılmaktaydı. Yeşilyurt’ta en iyi bezi Karslı Hocası olarak bilinen Mustafa Toprak’ın dokuduğu herkes tarafından biliniyordu. Evlerde bulunan bu tezgâhlara Yeşilyurt, Gündüzbey, Konak ve Yakınca ’da 560 çıkrıkta iplik eğrilirdi. 1941-42 yıllarında bu çıkrıkların bir günde 3500 kilogram iplik eğirdiği tespit edilmiştir. (*)
İnsan gücüyle çalışan çıkrık ve tezgâhlarda yüzlerce metre ipi hazırlayıp, bezi dokumak erkeklerin yanı sıra fedakâr Yeşilyurtlu kadınlarımızın emeği idi. Dokumada kullanılan ipliğin tümü kadınların elinden geçiyordu. Yaz-kış demeden iplikleri eğiren bu kadınlarımızın ev ve ülke ekonomisine katkılarını nasıl unutabiliriz.
El ile eğirilen ipliğin ve el tezgâhlarında dokunan bezin teknolojiyle buluşarak gelişmesi Yeşilyurtlu hemşerilerimizi bugün tekstil sektöründe zirveye ulaştırmıştır. İplik ve dokuma fabrikalarının temelini Yeşilyurt’taki evlerin alt kadınlarındaki dokuma tezgâhları oluşturmaktadır. Sümerbank Bez Fabrikası’nda çalışan kadınlarımızın da dokumacılık adına emekleri unutulmamalıdır.
Bütün bunların yanı sıra kış aylarında tüketilen yiyeceklerin hazırlanması, ev duvarlarının perdahlanması, badanalanması, giyeceklerin dikilmesi onları bekliyordu. Malatyalı hanımların çok çalışkanlıkları ve ailelerine bağlılıklarının yanı sıra bu emekleriyle, ev ekonomisine yaptıkları büyük katkıyı da görmekteyiz. Malatyalıların bu özverili hanımlara saygı duyması gerekmez mi?
(*) Yeşilyurt, Ahmet Şentürk - M Sedat Balarısı, Malatya, 1991