Mutlu olamıyoruz, çünkü başkalarına verdiğimiz değeri, kendimize vermiyor. Başkalarını mutlu etmeye çalışırken kendimizi yıpratıyoruz…

Sevilmek ve değerli olmak için sürekli bir şeyler yaşamak zorunda değiliz. Çünkü biz bu gün başkasından beklediğimiz ilgiyi kendimize verelim ki olan biten hiçbir şeye üzülmeyelim… Her şeyden önce senin için hayatında en önemli şey ilk önce kendin olmalısın.

Evet, başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden, kendi bahçemizi bizler yaratırsak ve kendi ruhumuzu kendimiz süslemiş olursak kuvvetli, dayanıklı ve en önemlisi ne derece “değerli” olduğumuzu görmüş oluruz. Neden mi? Çünkü kendine güvenmeyerek yaşamadığın sürece hayatındaki her problemde başkalarının yardımına ihtiyaç duyacaksın. Eğer etrafındaki insanların seni kullanmasını istemiyorsan, kendimize onlardan daha çok değer vermeliyiz. Bir insan kendini önemsiyorsa, başkaları da o insanı önemseyecektir. Büyüklenmeden ve alçalmadan halka yakın olmaya çalışalım…

Yapamayacağımız şey yok, gidemeyeceğimiz yer yok, bizlere kapalı olabilecek kapı da yoktur! Yeter ki geç olmadan silkelenip kendimize gelelim. Öncelik kendimiz ve kendimize olan değerimiz olsun. Dünya için geçerli bir kural var, bir şey ne kadar kolay ulaşılabilirse o kadar değersiz oluyor. Elde edilmesi kolay olmayan ve emek gerektiren şeyler her zaman daha değerli olarak algılanıyor…

Oysa ben bir insanın ortaya koyduğu desteğin ve yardımseverliğin emsali olmayan bir değer olduğuna inanıyorum. Bizler bunu çok kolay bir şekilde ortaya koyuyor olmamız, kesinlikle bunun değerini düşürmemeli diye umuyorum. Ancak gerçek hayatta maalesef ki durum bunu tam tersi oluyor.

Unutulmaması gerekir ki; Üzerimize düşen bazı değerler ise görevimizdir. Zor zamanlar da değerlerimizle sınanırız, Şöyle ki; İnsan haklarımızı ve onurumuzu koruyalım! Hastayı zayıfı gözetleyelim, çocuğu yaşlıyı engelliyi öncelik tanıyalım, yakına yoksula yolda kalmışa yardım edelim, kimseyi geride bırakmayalım. Ve önce ihtiyacı olanı düşünelim, bizler değerliyiz fakat değerlerimizi de ihmal etmeyelim.

Bu konuda, Mevlana’nın çok doğru bir sözüne yer vermek istiyorum: Sen uzattığın eli tutmayan ele mi dargınsın, yoksa onu tutmayacak birine uzattığın için kendine mi kızgınsın… Yani bir insan ancak, değerini bilenin yanında kıymetlidir…

Hep başkaları için yaşamış insanların en büyük pişmanlıkları genelde kendileri için hiçbir şey yapmamış olmalarıdır. Eğer sende pişmanlığı yaşamak istemiyorsan, bugün hayatının hiç kimseye bağlı olmadan yaşayacağın ilk günün olsun. Bu gün ilk kez kendin için savaş, gerekirse kendin için yaralan hatta kendin için kaybet. Başkaları için yaptıklarını bugün ilk kez kendin için yapmaya başla. Kendin için yola çık, kendin için ilerle ve kendin için mücadele et.

Kısaca; kendine dürüstçe değer ver. Kendine dürüstçe inan, kendini dürüstçe önemse, sana duyulacak saygı, senin kendi varoluşuna karşı duyduğun saygıyı güçlendirdikçe oluşur. Sen kendi üzerine titremezsen, kimsenin aklına senin üzerine titremek gelmeyecek…

Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir…