Başta yaratana olmak üzere diğer varlıklara ve nesnelere(insanlara, hayvanlara, mesleğe, kitaba, hobilere) sevgi besleyen bir insanın, sevgisi çok daha güçlüdür. Çünkü bu sevgi, içten yaşanan gönül dünyasında gelişen ruhi derinliklerin dış yansımasıdır. Sevgi her türlü riyadan uzak, samimi, candan ve gönülden yapıldıkça bir mana kazanır, hem kişinin ruhunun olgunlaşmasını hem de diğer insanların huzurlu olmasını temin eder. İçimizdeki kapıları sevgi açar. Yaşamdaki temel ders sevgidir. Sevgi tüm kapıları açar, yaşamları değiştirir ve en katı kalpleri bile yumuşatır. Sevgi yaratıcıdır; yapılandırır, birlik ve uyum içinde güzelliği yaratır.
O,her şeyi mümkün kılar. Sevgi öyle bir neşe getirir ki, bastırılamaz. Senin yüreğinde sevgi var mı? Başkalarına sevgi duyabiliyor musun? Ne mutlu sana! Çünkü sevgi insanı insan yapan tek duygudur. Bizler sevginin ne kadar değerli bir şey olduğunu ve ne olduğunu bilmeliyiz. Bizler sevgi sayesinde mutlu yaşıyoruz. Unutmayın; sevgi ektiğimiz yerde, sevinç büyür. Sevgi bizlere verildiği için çok şanslıyız. İnsanı hayatını anlamlı kılan ve sağlıklı olmasını sağlayan, sevgi anlama ulaşabileceğimiz yollardan yaşantısal yolu oluşturur. Sevgi hayatın kaynağıdır, dünyaya gelen bir bebeği yaşatan şey sevgidir. Bir bakım evinde yapılan deneyde bir grup bebek kucağa alınarak beslenir, diğer grup bebek ise yattıkları yerden biberonla beslenir. Aynı miktarda beslenen bebeklerden kucağa alınanların kilosu artar ve sağlıklı olurken yattığı yerden beslenen ve kucağa alınmayan bebekler büyüyemezler ve sağlıksız olurlar. Sevilmek ve dokunulmak bütün canlıların yaşamsal ihtiyacıdır.
Sevilen bebek kendisini sevene gülücüklerle karşılık verir ve sevgi böylece giderek büyür. Seven ve sevileni geliştirir ve sağlıklı olmasını sağlar. Sevgi acıları da geçiren en iyi ilaçtır. Hanginizin annesi siz düştüğünüz zaman acıyan dizinizi öpmemiştir. O öpücük gerçekten sizin acınızı azaltıverir. Ya da katlanabileceğiniz hale getirir. Sevginin yerini alabilecek bir tedavi yoktur. Sevgi aranmakla bulunmaz ama hissedilir. Şöyle ki, yolda giderken bir çiçek kokusu duyarsınız ve sevgi ile o çiçeği koklarsınız, ya da sevdiğiniz birini gördüğünüzde sarılmak istersiniz. Sevgi insanda yaklaşma isteği uyandırır. Nefret ve öfke ise yıkıcı duygulardır. Öfkelendiğinizde, ya da birinden nefret etiğinizde bu duygudan sizde zarar görürsünüz. Yani kaynağına zarar verdiği gibi, duygunun sahibine de zarar verir.
Elbette bütün duyguların hayatımızda yeri vardır. Asıl beceri nefret ve öfkeyi, sevgiye dönüştürebilmektir. İşte o zaman sizden mutlusu ve güçlüsü yoktur. Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar, sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik ve nefret kimsenin hoşlanacağı duygular değildir. Kalbinizde temiz ve gerçek olmayan her ne varsa, önünde sonunda sevginin doğal akışını engelleyen bir duvara dönüşecektir. Bunun en görünür örneği “ego”dur. Ego, alıp vermekte olduğunuz sevginin yerini koşullarla doldurarak, sevgi akışını kısıtlar. Yani ego, kendi ihtiyaç ve arzularını gerçekleştirmek için sevgiyi kullanır; aldatıcı, sadece geçici memnuniyet veren bir sevgi üretir. Kısacası “SEVMEK” aynı zamanda çok kolay bir şeydir.
Asla karmaşık değildir. Ancak içimizde sevgi yoksa yaşam boyu hep ona özlem duyarız. Sevmek inanmaktır, yaşamaktır, sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır. Sevmek sevdiği olmaktır. Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur, sevgide tek bir kalp tek bir yürek olunur. UNUTMAYALIM Kİ sevgisiz zekâ bizi küstah yapar. Sevgisiz adalet, bizi dizginsiz yapar. Sevgiyle kalın…