Milletin uluları, fertleri birbirine bağlayan en önemli değerlerdir. Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram Veli ve Mevlana denilince bu ülke insanının yüzü aydınlanır. Sevgi rüzgârı eser. Bu yüzden onlara çok şey borçluyuz.

Yunus Emre, sevgiyi varlığın birliğine giden yol olarak görür. Bu nedenle dağlarda, taşlarda, çiçeklerde, güllerde, arılarda, ballarda Yunus’u bulmak mümkündür. İnsanın varlık içindeki yüce değeri ve insanın bu değere ulaşması varlığın en önemli özelliğidir. Varlığın sebebi zaten sevgidir. Yaratana sevgi ile ulaşılır. Dünyaya gelişimizin sebebi de sevgi değil midir?
İnsan küçük evrendir. İnsanı anlamak, evreni anlamaktır. Bilim insana kendini bildirmelidir. Bütün ilimlerin temeli kendini bilmektir. Yunus, böyle demiyor mu? :
İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsen,
Bu nice okumaktır.
İnsanlar, dünyaya gelir, yaşar ve ölürler. Kimse dünyada kalmaz. Bu dünyadan almamız ve vermemiz gereken tek şey sevgidir. Sevgi, var oluşun esasıdır.
Sevelim sevilelim
Bu dünya kimseye kalmaz diyen Yunus haklı değil mi?
Yunus Emre’yi oluşturan kültüre bugün her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz ortadadır. Bilgisayar ve robot dünyasının ‘İnsanı İnsan Yapan Duyguları’ yok etmesi Yunus’u aramamızın en önemli sebeplerinden biridir. Teknolojinin gelişmesi, insanları kontrol ederek, hayatı makinelere teslim etmek olmamalıdır. İnsanı yaratılmışların en yücesi ve evrenin özü olarak gören Yunus Emre kültürünü, dünyamıza hâkim kılmalıyız. Önümüzdeki çağın, insanı amaç olmaktan çıkarıp, araç haline getirmesini ancak böyle önleyebiliriz. İnsanlarımıza Yunus Emre’yi, onun yüce duygu ve düşünce dünyasını yeniden tanıtmalıyız. Yunus Emre’nin kültürünü günümüz Türkiye’sine yeniden taşımak, sorunumuzun en önemli çözümüdür.
Yunus’u çağlar öncesinden günümüze taşıyan unsurlar arasında serbest düşünceli, hür fikirli, biçime değil manaya değer veren, varlıkta birliği savunan, hayatı olduğu gibi yaşamasını sayabiliriz. Yaşadığı dönemin Anadolu’su, Haçlı seferleriyle hırpalanmış, Moğolların talancı düşüncesiyle ağır ve acı darbeler almış, canı, malı, huzuru tehlikeye girmiş bir toplumdu. Bu toplumun içinden çıkan Yunus Emre, insanlara sevgiyi, barışı, kardeşliği, birliği savunan düşünceleriyle umut olmuştu. Bugün de çağımızın insanına umut olmaya devam etmektedir.
Yaratılanı, yaratandan ötürü seven Yunus, kâinata ve hayata engin bir hoşgörü içerisinde sevgi gözüyle bakar. Tüm varlıkları eşit görür ve son derece alçak gönüllüdür. O, gönüllerin fethine taliptir.
Şiirlerinde kullandığı arı ve duru Türkçe onun çağımızda anlaşılır olmasını sağlamış ve bugünkü insanımızın gönlüne yerleştirmiştir. Evrensel mesajları milli dil ve biçim içerisinde kendisine ait öznel üslubu ile sunması, çağlar boyu Yunus’un kalıcılığını sağlamaktadır.
Yunus, halkından kopmayan, onun vicdanını, duygu ve düşüncelerini en güzel şekilde ortaya koyan aydındır. Milli kültürden hareketle evrensel temaları işleyen Yunus, gelecek çağlara sesini ulaştıracak güçtedir:
Yürür isem önümdesin
Söyler isem dilimdesin
Oturursam yanımdasın
Ayrılığa nazarım var.
Dörtlüğünde birliğe çağrıda bulunan Yunus;
Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan
Halka müderris olsa hakikatte asidir.
Diyerek eşitliği vurgulamış ve bencilliğe karşı çıkmıştır.
Herkesi, Yunus’un çağlar öncesinden günümüze ulaşan sesindeki hoşgörüye, sevgiye, kardeşliğe, birliğe, beraberliğe davet ediyorum.
Ne mutlu Yunus gönüllülere…