Malatya... Bir zamanlar kayısının, güneşin ve misafirperverliğin şehriydi; artık aynı zamanda direnişin, yeniden doğuşun da adı.
6 Şubat depremlerinin ardından yüreklerimizde açılan yaralar hâlâ taze, ama bu şehir küllerinden doğmayı bilen bir şehir. İşte bu yüzden, 4-12 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen Malatya Kültür Yolu Festivali, sadece bir etkinlik değil; adeta bir iyileşme seansı, bir kolektif nefes alma oldu.
Bu yıl festivalin her sahnesinde, her ezgisinde, her sanat eserinde bir mesaj vardı: “Biz buradayız.”
Meydanlar yeniden doldu, çocuk sesleri sokaklara karıştı, sanatçılar ve Malatyalılar el ele verip kentin kalbine yeniden ritim kazandırdı.
Malatya Kültür Yolu Festivali, bu yıl sadece kültür ve sanatın değil, umudun da buluşma noktasıydı.
Turgut Özal Kongre Merkezi’nden Battalgazi Ulu Cami Meydanı’na, Orduzu’dan Kernek’e kadar her noktada aynı coşku, aynı dayanışma hissediliyordu.
Depremden etkilenen birçok sanatçının sahne alması, gençlerin atölyelerde yeniden üretmeye başlaması… Bunların her biri, aslında bu kentin yeniden ayağa kalkma iradesinin bir göstergesiydi.
Festivale katılanlar sadece konserleri dinlemedi; birbirine sarıldı, göz göze geldi, “biz yeniden başarabiliriz” dedi.
Kültür Yolu Festivali, Malatya’ya moral, neşe ve umut getirdi.
Şehrin kalbindeki o sessizlik, müzikle; o hüzün, sanatla yer değiştirdi.
Bu şehir artık sadece acının değil, direncin ve yeniden doğuşun simgesi.
Ve belki de Malatya’nın bu festivalde attığı her adım, geleceğe uzanan bir teşekkür mektubuydu:
"Bizi unutmayanlara, yanımızda duranlara, sanatla bizi yeniden buluşturanlara..."