Çaba göstermeden, sıkıntı çekmeden arzu edilen güzel ve iyi sonuçlara ulaşılmaz. “Zahmetsiz rahmet olmaz” atasözünü de zaman zaman hatırlamakta fayda vardır. Her nimetin bir külfeti vardır. Allah her çalışmanın sonucunu verir. Çalışan ve zahmet çeken kişinin başarısız olması düşünülemez…

Allah tarafından kula gönderilen rahmet, kulun göğüslediği zorluk ve sıkıntılara göre artar ya da eksilir.

Unutmamak gerekir ki dünyada her şey karşılıklıdır. Zor ile kolay, iyi ile kötü, başarı ile başarısızlık, nimet ile zahmet. Yeter ki usulüne uygun iş görülsün. Hiç zahmet çekmeden bir takım nimetlere erişmek isteyen kişi, boşa boşa umut besliyor demektir.

Çalışmak, üretmek kendisi başta olmak üzere ailesine ve insanlığa faydalı olmak insana mutluluk verir. Bu mutluluk aynı zamanda huzuru da peşinden getirir.

Görüldüğü gibi çalışmak insana sadece kazanç sağlamaz, aynı zamanda insanın mutlu ve huzurlu olmasını da sağlar.

Emek vererek çalışan ve yaptığı iş her ne ise onu en iyi şekilde yapmaya çalışan kişinin alın terinin değeri ölçülemez.

Özenle ve çok çalışmadan bir şey kazanıp meydana getiremeyiz. Yani yiyip, içmek, harcamak ve kısacası yaşayabilmek için haksız bir yolla değil, alın teri dökerek kazanmamız şarttır.

Herkes gücüne göre çalışır, çeşitli işler yapar. Yeryüzünde her şey emeğin çalışmanın ürünüdür. Emek sarf etmeden elde edilen ürün, hak edilmemiş olur. Bu kazanç da haramdır.

Ve yine insanın, kâmil bir hüviyete nail olabilmesinde, nefsinin aşırı isteklerine ve ihtiraslarına direnmek, hatta ona istemediği bazı zorlukları yüklemek suretiyle çektiği bin bir zahmet neticesinde gerçekleşiyor.

Unutmamak gerekir ki büyük muvaffakiyetler, hep nefse ağır gelen gayretlerin ardında gizlidir.

Ayrıca zahmet çekilmeden aranan rahatlık, esasen tembellikten başka bir şey değildir. Tembellik ise aslında sonu gelmez zahmetlerin ve bitmek bilmez zorlukların başlangıcıdır.

Mümin’e yakışan ise, ayeti kerimelerde şöyle ifade edilmiştir. “O halde mühim bir işi bitirdiğinde hemen başka bir mühim işe sarıl. Dua ve niyazla Rabbine yönelip yalvar!”(el inşirah, 7,8.)

Sıkıntı çekmeden, güçlüklere göğüs germeden, yorulup emek vermeden, kimi masraflara da girmeden olumlu, güzel, hoş bir sonuç elde etmek mümkün değildir. Ve yine unutmayalım ki, Yüce Allah, çalışanları sever, onlara rahmet eder.

Kısaca, insan ömrü o kadar kısa ve ahiret hayatı için o kadar ehemmiyetlidir ki, onun bir saniyesini bile boşa geçirmek akıl karı değildir.

Zira bir insanın hiçbir şey yapmadan boşu boşuna oturması yahut ne dünyasına ne de ahretine faydası olmayan lüzumsuz işlerle meşgul olması, ya aklının kıtlığına ya da derin bir gaflete düşmüş olduğuna işarettir.

Her imtihanda Allah’ın sizlere bir anahtarı uzattığını unutmayın. Rahmet kapısına, zahmet anahtarıyla girilir…